Bilim insanları Ksar Ghilane 022 ve Northwest Africa 15915 adlı iki meteoritin Merkür’den geldiğini doğrulamaya çalışıyor.
Dünya’ya ulaşan göktaşlarının çoğu Mars ile Jüpiter arasındaki asteroit kuşağından geliyor. Ancak Ay ve Mars’tan geldiği bilinen yaklaşık bin kadar göktaşı da bulunuyor. Bu taşların, asteroidlerin Ay ve Mars yüzeyine çarpması sonucu kopan parçaların Dünya’ya fırlatılmasıyla geldiği düşünülüyor.
Teoride Merkür’den de böyle parçaların Dünya’ya ulaşması mümkün. Ancak bugüne kadar Merkür kökenli olduğu kesin olarak kanıtlanmış bir göktaşı bulunamadı. Bu da bilim dünyasında uzun süredir gizemini koruyan bir soru işareti olarak varlığını sürdürüyor.
Ancak İngiltere’deki The Open Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi, Merkür’den gelmiş olabileceğini düşündükleri iki yeni göktaşı buldu. Bu keşif doğrulanırsa, Güneş’e en yakın gezegen olan Merkür’ün oluşumu ve evrimi hakkında nadir görülen bir pencere açılacak ve muhtemelen gezegen hakkında bilinenleri kökten değiştirecek.
KEŞİF DOĞRULANACAK MI?
Araştırma ekibinden Ben Rider-Stokes, The Conversation’da yayınlanan konuyla ilgili yazısında “Merkür, Güneş’e çok yakın olduğu için oraya uzay aracı gönderip örnek almak son derece karmaşık ve maliyetli bir iş. Bu nedenle Dünya’ya doğal yoldan ulaşan bir parça, gezegenin yüzeyini doğrudan incelemek için elimizdeki en gerçekçi yöntem olabilir” dedi.
NASA’nın Messenger misyonundan elde edilen gözlemler, Merkür’ün yüzeyinde sodyum açısından zengin plajiyoklaz (örneğin albit), demir bakımından fakir piroksen (örneğin enstatit), yine demir fakiri olivin (örneğin forsterit) ve oldhamit gibi sülfür mineralleri bulunduğunu gösteriyor.
Daha önce de Northwest Africa (NWA) 7325 isimli göktaşı Merkür parçası olabileceği iddiasıyla gündeme gelmişti. Ancak içinde yaklaşık yüzde 1 oranında demir içeren krom zengini piroksen minerali bulunması, Merkür’ün yüzey bileşimiyle uyuşmadığı için bu iddia zayıflamıştı.
Son çalışmada ise Ksar Ghilane 022 ve Northwest Africa 15915 isimli iki sıra dışı göktaşı incelendi. Bu iki örneğin muhtemelen aynı ana cisimden koptuğu saptandı. Mineralleri ve yüzey bileşimleri de Merkür’ün kabuğuna dikkat çekici biçimde benziyor. Bu nedenle Merkür kökenli olabilecekleri yönünde bir tahmin geliştirildi.
Her iki göktaşında da olivin, piroksen, az miktarda albitik plajiyoklaz ve oldhamit bulunuyor. Bu mineraller Merkür’ün tahmin edilen yüzey bileşimiyle uyumlu. Ayrıca oksijen bileşimleri de aubritlerle örtüşüyor. Bu ortak özellikler, örnekleri Merkür’den kopmuş olabilecek güçlü adaylar haline getiriyor.
Ancak bazı önemli farklar da var. Örneğin her iki göktaşında plajiyoklaz sadece iz olarak mevcutken, Merkür’ün yüzeyinde bu maddenin oranı yüzde 37’nin üzerinde. Ayrıca numunelerin yaşı yaklaşık 4,528 milyar yıl olarak belirlendi. Bu Merkür’ün bilinen en eski yüzey birimlerinin (krater sayımına göre yaklaşık 4 milyar yıl) çok daha öncesine işaret ediyor.
Bu da eğer bu taşlar Merkür’den geldiyse, gezegenin bugün yüzeyde korunmayan çok eski katmanlarından kopmuş olabileceğini düşündürüyor.
MERKÜR’E GİTMEK
Bir göktaşını belirli bir asteroit, uydu ya da gezegenle eşleştirmek oldukça zor. Örneğin Apollo görevlerinden getirilen örnekler sayesinde çöllerde bulunan Ay göktaşları doğrulanabilmişti. Mars göktaşları ise içlerinde hapsolan gazların Mars atmosferindeki ölçümlerle uyumlu olmasıyla belirlendi.
Rider-Stokes, “Merkür’e gidip örnek getirmedikçe, Merkür kökenli bir göktaşını kesin olarak tanımlamak neredeyse imkânsız. Ancak Avrupa ve Japonya uzay ajanslarının ortak BepiColombo misyonu şu an Merkür yörüngesinde bulunuyor ve yakında gezegenden yüksek çözünürlüklü veriler gönderecek. Bu, Ksar Ghilane 022 ve Northwest Africa 15915’in kökenini anlamamıza yardımcı olabilir” ifadelerini kullandı.
Gerçekten Merkür’den koptukları doğrulanırsa, gezegenin kabuğunun yaşı ve evrimi, mineral ve kimyasal bileşimi ile gazların özellikleri gibi pek çok soruya yanıt bulunabilir.
UYARI ! asdf yada argo içerikli yorum atanların ip adresleri engellenecektir.