Ezkaza Milyonlarca Müziğini Silerek Kendini Bitiren, Bir Vakitlerin Meşhur Platformu MySpace’e Ne Oldu?

Eminiz ki ortanızdan birçok kişi vaktinde bu platformda toplumsallaşmak için cirit atıyordu. Müzik severler için biçilmiş kaftan olan MySpace, günümüzün Spotify’ından bile daha fazlasıydı.

Büyük bir süratle yükselen MySpace’in çöküşü de bir o kadar süratli gerçekleşti. Tahminen hâlâ var olsaydı, her şey çok farklı olabilirdi.

MySpace, Tom Anderson tarafından 2003’te kuruldu.

Kurulduğunda şirket, Intermix Media isimli büyük bir e-ticaret şirketinin çatısı altındaydı. Bu şirket, geniş bir eser yelpazesi sunarak pazarlama konusunda epeyce başarılıydı; ne ararsanız bulabileceğiniz bir alışveriş cenneti üzereydi âdeta.

MySpace, o vakitler tanınan olan toplumsal oyun sitesi Friendster’den ilham aldı. Friendster ise harika bir etkileşime sahipti. MySpace de tam olarak emsal bir platformda kendi eserlerini tanıtmak için kuruldu.

Friendster’den atılan tanınan figürleri MySpace’e çektiler.

Böylece MySpace, o periyotlar şimdi ismi konmamış ‘influencer’ pazarlamasında rol aldı.  MySpace, başlangıçta diyet hapları üzere eserleri tanıtmak için kurulmuş olsa da kısa bir vakit sonra fotoğrafçılar, müzik kümeleri üzere farklı alanlardan insanları cezbetmeye başladı.

Bu da platformun, ilgi alımlı bir noktaya evrilmesine neden oldu. Birinci toplumsal medya tecrübelerinden biri olması, geniş bir müzik arşivine erişim imkânı ve kusursuz çalma listeleri oluşturma isteği, MySpace’in popülerliğini artıran şeylerdi.

Ve akabinde büyük olaylar yaşandı.

2006’da MySpace, en fazla ziyaret edilen site olmuştu. Tüm toplumsal medya trafiğinin yaklaşık %80’i MySpace’e gidiyordu. Dünyaca ünlü, tanıdığımız müzisyenlerin mesleklerini inşa ettikleri bir platforma dönüştü.

Dev medya kümesi News Corporation, MySpace’i satın aldı. Başlangıçta şirket, MySpace’in işleyişine müdahale etmeyeceğini söylese de bu pek mümkün olmadı.

Hedef, MySpace’in gelirini 1 milyar dolara çıkarmaktı. Ancak o devirde şirketin geliri 50-100 milyon dolar ortasındaydı. Bu açıklama, şirketi sarstı ve hepimizin bildiği müzik odaklı içeriğinden uzaklaşarak çok alakasız eserlerin satış pazarı hâline gelmesine yol açtı.

Daha sonra Anderson, 2010’da misyonundan alındı.

Yükseliş devirlerinde şirketi süratle ofisler açmaya başlasa da 2009-2011 ortasında online pazarlamanın başındaki isimlerden Sean Percival’a nazaran bu periyot, tam bir açgözlülük devriydi.

MySpace’in maksadı süratle 1 milyar dolar gelir elde etmekti. Bu amacı gerçekleştirmek için ivedi kararlar alındı ve platformun içeriği çeşitlendirildikçe platformun özgünlüğü yok oldu.

MySpace’in teknik yetersizlikleri de sorun yaratıyordu.

Kullanıcı dostu bir tecrübe sunamayan platform, daima kaydırmak zorunda kalınan bir yapıya sahip oldu. Kullanıcıların sonunu bozan, epeyce alakasız “Punch the monkey” üzere yönlendirmelerle dolu reklam kampanyaları da platformun prestijini zedeliyordu.

Geldik o meşhur platforma… Facebook’un doğuşu ve süratle yükselişi karşısında MySpace’in ivmesi yerlere düştü. Facebook’un tek bir alanda kusursuz olma stratejisi, MySpace’in ise her şeyi bir ortada ve makûs halde yapma hırsı platformu batıran sebep oldu.

2003-2015 yılları ortasında yüklenen evraklar kayboldu.

2019’da, 12 yıllık datalarını elinden kaybettiğini açıklayan platform, bu durum için kullanıcılarından özür dilemişti. Milyonlarca hesaba ilişkin tüm veriler âdeta ansızın buhar olup uçtu.

Kaybolan bilgiler içerisinde 14 milyon sanatkarın 50 milyon üzerinde MP3 belgesi olduğu biliniyor. Bu son kaybıyla MySpace, kendi topuğuna sıktı.

Ve bir dönem de böylelikle, sanki hiç var olmamışçasına kapandı…

İlginizi çekebilecek öteki içeriklerimiz: